Yeni bir yüzyıla girmiş bulunuyoruz.
Farklılık ve çoğulculuk istekleri evrensel ve birleştirici ilkelerle nasıl bir arada yaşatılabilir? sorusu bugünkü demokrasilerin en önemli problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Din, inanç, ırk, dil ve tarih ayrılıkları yaşam birliğini bozmak yerine hayatın anlamını çeşitlendirip zenginleştiren unsurlar olarak kullanılmalıdır. Eğitim bu değişim ve gelişimin gerçekleşmesine yardımcı olmalıdır. Çağın eğitim koşulları ne ise, Türk eğitim sistemi de millî ve manevî değerlerini koruyarak bu değişime ve koşullara uymalıdır. Eğitim kurumları, toplumun sosyal ve kültürel isteklerine cevap verecek demokratik ve katılımcı bir yaklaşımla, işlevsel bir şekilde yeniden yapılanmalıdır.