Ortadan çekilip kaybolan ahlak nizamı, hepimizin, hatta bugünkü hayat şartlarının her türlü maziye nazaran daha mükemmel olduğunu kendilerine bir teselli gibi kullanmaya özenenlerin bile, için için yaşattıkları bir kahrın, bir derdin, bir acının en ufak devasını elimizde bırakmadı. Hayatımızı çekilmez bir yük haline koyan bu ahlaki sefaletin ta içimizdeki müthiş manzarasını nasıl anlatalım: Sanki korkunç ve şerir bir varlık, perdenin arkasındaki o iğrenç yüzlü ifrit etrafa saldırıyor. Gayzımız, isyanımız, son haddine gelmiş güya vurmak için, güya ezmek için yumruğumuzu kaldırıyoruz. Fakat heyhat, kolumuz bir bez parçası gibi bitkin, kesilmiş bir halde kuvvetsiz yere düşüyor. Etrafımızdan imdat istiyoruz, gözlerimizin önünde kuvveti temsil eden zümre lakayıt gülüyor. Halka çevriliyoruz, cemaat sarhoştur, kendine gelemiyecek kadar sızmış bir halde. Kime yalvaralım? Nereye çevrilelim?..