Tarihî süreç içinde, döneminin kendisine yüklediği misyon sebebiyle, belli alanlarda görev üstlenerek arzulanan neticeye ulaşıp, ender de olsa devrine damgasını vurmuş ve lâyık olduğu mevkie yükselmiş mümtaz, şahsiyetlerin bulunduğu, bu simaların, dönemleri için olduğu gibi kendilerinden sonraki zamanların da fikrî, siyasî, sosyal ve kültürel alanlarda düşünce ve eylem adamı olarak model alınıp, milletlerin öncüleri konumunda yer aldıkları bilinen bir gerçektir.
Bu genel hüküm içinde insanlık tarihinde yer alan belli sayıda büyük kimseleri, herhalde belleğimizi zorlamadan hatırlayabiliriz.
Türk tarihinin uzun bir kesiti olan Osmanlı döneminin belki her yüzyılı, her büyük olayı ve mühim siması, bizim bakımımızdan önemli olmakla beraber, sosyolojik bir ilke olarak; birbirine yakın devirlerin daha sıkı etkileşimi dikkate alındığında, 19. yüzyılın günümüz bakımından önemi daha iyi anlaşılmış olur.
Burada, hayatı, anılan yüzyılın son üççeyreğini neredeyse kuşatmış olan ve bunun yarım yüzyılını devlet hizmetinde geçirmiş bulunan Ahmed Cevdet Paşa; tarihçi, hukukçu, düşünür, edip, eğitimci ve sosyolog sıfatlarını alabilecek bir sima olarak karşımıza çıkmakta ve. 19. yüzyıl Osmanlı Devleti nin siyasî, sosyal ve kültürel hayatına bu özellikleriyle silinmez damgasını bir sistem ve eylem adamı olarak vurmaktadır.
Böyle büyük bir kimse, çeşitli yönleriyle araştırma konusu edinilmeliydi ve bu bir dereceye kadar da yapılmıştır. Hatta söz konusu incelemeler, ulusal sınırları bile taşmış görünmektedir. Ancak burada hemen belirtelim ki, bu uğurdaki saygıdeğer çabalar, görebildiğimiz kadarıyla, kanaatimizce, Paşa nın düşünce ve sistem bütünlüğünü yeteri kadar verememiş, onu kesitler halinde algılamaya bizi mecbur bırakmıştır. Oysa mühim bir kimseyi, fikrî bütünlüğü içinde, sistematik bir tarzda kavrayamamanın, onun adına değilse de bizim bakımımızdan bir eksiklik olacağı ortadadır.
İste, araştırma konumuzu biz, Ahmed Cevdet Paşa nın Felsefî Düşüncesi başlığı altında belirlerken, bu mülâhazalardan hareket ettik, böylece belki de ilk defa Cevdet Paşa nın düşüncelerini, kendimizce tayin ettiğimiz bir sıraya göre ve sistem bütünlüğü içinde vermeye çalıştık.
Buna göre; araştırmamız, Giriş ile beş bölümden oluşmaktadır.
Giriş te; mütefekkirimizin içinde yaşadığı 19. asır Osmanlı Devleti nin, siyasal, sosyal ve ekonomik durumunu ana hatlarıyla sergilemeye çalıştık ki, bu yönlerin, onun fikrî hayatını etkilediği, araştırmamızın seyri içinde, döneme atıflar yapılarak ortaya konulmuştur.
Birinci bölümde; müellifimizin düşünce portresine tarih felsefesi açısından bakarak, onun düşünce halkalarından belki de en önemlisini tespit etmeye çalıştık. Tarih görüşünün felsefi temellerinden hareketle, bu ilimdeki yerini ve önemini ortaya koyduk.
Devlet yönetiminde aktif rol üstlenen mütefekkirimizin, devrinin ve muhitinin telâkkileri ile şahsî görüşleri, tecrübe ve müşahedelerini yoğurarak elde ettiği devlet görüşlerinin orijinal boyutu, ikinci bölümde tespit edilmeye çalışıldı. Keza, bu bölümde devletin menşei ve kuruluşundaki âmil unsurlar, organizm ve tavırlar nazariyeleri ele alınıp, siyasî tarihimiz açısından mühim ilkeleri içeren yönetim alanındaki görüşleri, yöneticilik vasıfları, iç siyasî problemler ve çözüm yolları, dış siyaset ilke ve usûlleri, 19. asrın özellikle ortaya çıkardığı askerî, iktisadî ve malî problemlere, Paşa mız tarafından konulan teşhis ve tedavi yöntemleri incelendi.
Üçüncü bölümde ise; Paşa nın din fenomenine bakışı ve din kavramına yüklediği mana ve önem, mensûb olduğu İslâm dininin bazı hususiyetleri hakkındaki düşünceleri sergilenip, İslâm-Hıristiyan dinleri mukayesesi açısından telâkkileri verilmeye çalışıldı.
Dördüncü bölümde; tartışmaları günümüz aydınının gündemine kadar uzanan Tanzimat döneminin önemli hukukî düzenlemelerinde mütefekkirimizin rolü, bu sahadaki hizmetleri ve İslâm ve Türk hukuk tarihindeki yeri ve önemi açısından bu hizmetlerinin beslendiği hukukî düşüncelerini tespite çalıştık. Bu arada devlet-hukuk ilişkisi ve hukuk sistemi içinde önemli yeri olan hâkimlerin vasıfları noktasından görüşlerini ortaya koyduk.
Nihayet son bölümde de; edip ve eğitimciliğinin arka planındaki şahsî öğrenimi ele alınarak, bu noktada yetiştiği kaynakları tespitle, hizmet ve düşünceleri sergilendi. Mütefekkirimizin, döneminin eğitim sisteminin çöküş sebeplerine bakışı ve değerlendirmeleri, buna çözüm yönündeki görüşleri verildi. Ve nihayet ilim anlayışı ve ona yüklediği manayı ortaya koyarak, ilimleri sınıflama usûlünü belirlemeye çalıştık.
Cevdet Paşa nın düşünce dünyasını tanımaya yönelik bir adım olan bu araştırmamızın ikmâlinin onun ölümünün 100. yılına rastlamasının bir tesadüf değil, bir tevafuk olduğu iyimserliği içindeki duyguları taşıdığımızı da burada belirtmeliyiz.