Bir tarafta sağlam ve derin kökleri olan ve böylece dünyada bir var-olma noktası (merkezi) bulunan, diğer tarafta açık ufuk perspektifiyle dünyaya bakan ve yeni imkanlara kapı aralayan bir özne olmak mümkün müdür? Bu soru, elinizdeki çalışmanın temel sorunsallarından birini oluşturuyor.
Bir yanda dünyayla entegre olmak ve modernleşmek adına kendi varlığına sırtını dönmek, öte yanda kendi olmak adına her şeyi ötekileştirmek ve küçük milliyetçiliklere hapsolmak, Türk modernleşmesinin ürettiği sonuçlardan biri. Küreselleşme ve çoğul-modernite çağında Türkiye bu yüklerinden kurtulmaya çabalıyor.
Akıl ve Erdem, modernitenin ve aydınlanmanın temel iddialarını sorgularken, bunların Türkiye tecrübesinde tekabül ettiği yeri tespit etmeye çalışıyor ve mevcut ikilemlerin yerine biz ve onlar gibi yeni dikotomiler inşa etmektense, moderniteyi de aşan bir varolma ve düşünüş biçiminin imkanlarını araştırıyor.
Türkiyenin Yeni Toplumsal Muhayyilesi: Muhasebe
Türkiyenin Yeni Toplumsal Muhayyilesi: İnşa
Dünya Görüşü, Varlık Tasavvuru ve Düzen Fikri: Medeniyet Kavramına Giriş
İslam, Şiddet ve Barış: Temel Kaynaklara Bir Bakış
Çokkültürcülük, İslamofobi ve Bir Arada Yaşama Ahlakı
Kültürel Daralma, İrfan ve Açık Ufuk
Mevlanada Felsefe, Akıl ve Özgürlük
Molla Sadra, Heidegger ve Derrida: Tefekkür Üzerine
Davud el-Kayserî ve Osmanlı Düşünce Geleneğinin Teşekkülü
Osmanlıdan Cumhuriyete Beş Müellif, Beş Eser
Kaynakça
Dizin