Fikirler vardır, toprağa kök salmış koca çınarlar gibi, içerisinde yaşadığı toplumun hayat damarlarının içerisindeki hücrelere kadar nüfuz ederek, çağlara hükmeden devletleri sessiz ve derinden kurarlar ve onları pâyidâr ederler... Altı asır boyunca üç kıtayı adalet ve hikmet ile yöneten Osmanlı Devletinin de geri planda beslendiği, hayat suyunu aldığı çok önemli ilim, tefekkür ve marifet menbaları elbette olmuştur. İşte bunlardan birisi de hiç şüphesiz, 673/1274 yılında Konyada vefat eden ünlü din âlimi, mütefekkir ve sûfî Sadreddîn-i Konevîdir. Aynı zamanda Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmînin çok yakın dostu olan Sadreddîn-i Konevî, -bugünkü dil ile ifade edecek olursak Konyalı Sadreddîn-, geride pek çok eser ve bütün bir İslâmî tefekkürü, içerisinden çıktığı Türk-İslâm düşüncesini, Anadolu İslâm anlayışını, özellikle de Osmanlı toplumunun ilim ve kültür hayatını doğrudan ve derinden etkileyen fikirler bırakaran, Konyanın olduğu kadar Anadolu topraklarının da iftihar ettiği tarihî bir şahsiyettir. O, düşüncesini ve ilmî enerjisini daha çok İslâmî tefekkürün ana unsurlarından olan varlığın hakîkati, başka bir deyişle mârifetullah üzerine yoğunlaştırmış ve bu alanda daha çok eser vermiştir.İşte elinizdeki kitap bu tür düşüncelerini ihtivâ eden, hacmi küçük ama derin bir eseridir.