İbn Fârız gibi, tasavvuf edebiyatının doruklarına tırmanmış büyük bir sûfî-şairin Kasîdetü'l-Hamriyye adlı şiirini, muhakkik bir ulu sûfî-düşünür olan Dâvûd el Kayserî'nin yorumuyla Türk okurlara sunuyoruz. Dâvûd el-Kayserî tarafından kaleme alınmış olan bu şerh, Hamriyye üzerine yazılmış ilk şerh olma özelliğine sahiptir.
İbn Fârız'ın Kasîde-i Mîmiyye olarak da bilinen Kasîde-i Hamriyye adlı bu şiiri, kültür ve medeniyetimizin şiir alanındaki sentezci klasiklerinden biridir. İbn Fârız'ın bütün şiirleri gibi bu kasidesi de İbn Arabî'nin Fusûs'unun düşünce planında gerçekleştirdiği açılımın, şiir dili ve duyarlılığı düzeyinde tezâhür etmiş bir sesidir. Bu özelliği ile o, medeniyetimizin hakikat idrâkinin derin katlarına şiir dili ve duyarlılığı üzerinden açılan bir köprü ucu niteliğindedir. Bu bakımdan, bugünkü şiirimizin kendi kökleriyle buluşması konusunda da eşsiz bir örnek olarak önümüzde durmaktadır.
Muhabbet şarabını tatmamış olan yaşamamıştır bu dünyada
Kim onunla sarhoş ölmemişse akıl ve ölçü mahveder onu
Ömrünü boşa geçirmiştir bir kimse, yansın, dövünsün dursun
Yoksa bu muhabbet şarabından hiçbir nasibi, hiçbir kokusu