Tarihin akışı içinde tekâmülümüzü sınayacak ölçütler var mıdır? Bu ölçüt uygarlık sözünde gizlidir. O nedenle uluslararası ilişkiler tarihine uygarlıklar çalışmaları merceğinden bakmayı öneriyorum. Yukarıdaki sorumun bu kez, Uygarlaşmanın neresindeyiz? şeklinde yeniden kurgulanması yerinde olacaktır. Peki, uygarlığı nasıl tanımlayacağız? Daha önce medeniyet tarihini müzik ve ritim üzerinden okumaya çalışan Mim Kemal Öke bu defa farklı bir perspektifle dünyamıza eğilmekte. Yılların birikimini aktardığı çalışmasında elimizle hazırladığımız ekolojik felakete dikkat çeken Öke, amacının eskiye ağıt yakmak veya günümüz koşullarından hayıflanmak olmadığının altını çiziyor. O, bize çevre bilincinin şehirle başlayan bir sürdürülebilir yaşam modeli olmadığını, insan olmakla başladığını medeniyet tarihinin kilit noktalarından örneklerle gösteriyor. Baktığı her şeyde ekolojik dinamikleri yakalayan Öke, dünya resminden çeşitli tablolarla anlatımını zenginleştiriyor ve bunları tasavvufun insan telakkisine bağlıyor. Mimari şifreleri çözen, yeni bir mimari manifesto sunan kitap hayallere kadar uzanıyor. Aşkın Ekolojisi: Çevre Bilinci'nin Metafizik Boyutları çok geç olmadan okunması gereken, deneme tadında akıcı bir eser.