Avrupa nasıl Avrupalaştı?
Küçük Kent Devletlerinden (Polis) Avrupa düşüncesine giden bu uzun tarihsel birikim hangi özelliklerle karakterize edilebilir? Hangi önemli olaylar, hangi kişi ve kurumlar bu süreçte belirleyici bir rol üstlenmişlerdir?
Latin-Yunan ve Yahudi-Hıristiyan uygarlıklarının bir sentezi olan Avrupa felsefi, sanatsal, dinsel, bilimsel ve toplumsal atılımları, 'Ortaçağ Aydınlığı'nı, Rönesans'ı, Aydınlanma Çağı'nı, Hümanizmi, Devrimler yüzyılını ve daha birçok bileşeni içine alan uzun bir sürecin vardığı
sonuçtur. Filozoflar, din adamları, bilim insanları, sanatçılar, politikacılar, iktidar sahipleri ve halk kitleleri Avrupa'yı yaratma yolunda yaşanan büyük maceranın aktörleridir. Bu yolculuk içinde Avrupa'nın Grekleşmesi, Latinleşmesi, Romalılaşması, Germenleşmesi,
Hıristiyanlaşması ve son kertede modernleşmesi, bir modern batı düşüncesi üretmesi ayrı süreçler, ayrı etkileşimlerdir.
Elbette, Platon, Aristoteles, Machiavelli, Hobbes, Descartes, Spinoza, Vico, Montesquieu, Rousseau, Kant ve Hegel gibi düşünürler bu düşünce serüveni içinde 'olmazsa olmaz' bir paye kazanmışlardır.
Avrupa çelişkiler ve karşıtlıklar yumağı içinde, insanlığa armağan ettiği göz kamaştırıcı hediyelerle birlikte karanlık dönemleri de derin bir şekilde tecrübe etmiş, büyük zaferlerin yanında mağlubiyetleri de tatmış, ama tarihsel olarak edindiği birikimle daima geleceğe doğru bir sentez üretebilme kabiliyetini göstermiştir.
Bu kitapta, Avrupa'yı ve Avrupalılığı yaratan düşüncelerin bir özetini okuyacağız. Jacquline Russ, Avrupa'nın soy kütüğünden hareketle, bilhassa her yüzyılın taşıdığı kendine özgü atmosfer üzerinde durmaya çalışmıştır. Pek tabii, yüzyılların zihnimizde belirli bir resmi
canlanmazsa kavramlar da içi boş sözcüklere dönüşecektir. Bu senkrenizasyon kaygısından hareketle kitabın yazarı, Antik çağlardan günümüze, Avrupa'da ve Avrupa bilincinde yaşanan gelişmeleri, ilerlemeleri, gerileyişleri, bunalımları, altüst oluşları ve yeniden doğuşları tasvir etmeye çalışmıştır.