İslam ve Terör... Son yılların, bir anıldığında hemen diğerini çağrıştıran; sanal ya da gerçek verilerle hep gündemde tutulan, özünde birbirine karşıt ama konjontürel olarak hep birarada olan iki farklı olgu. Bugün bütün dünyada, özellikle de Batılı zihinlerde, kelime anlamı dahi barış, selamet olan bu güzel din, nasıl oldu da terör gibi dehşet uyandıran bir kavram ile birlikte anılır hale geliverdi? Şüphesiz bu hak edilmedik imaj, İslam için ansızın oluşuvermiş bir olgu değil. Dünden bugüne hep önyargıların kurbanı olan ve gerçek mesajını yoğun kampanyalarla oluşturulmuş karanlık imajının müsaadesi ölçüsünde duyurmaya çalışan İslam, ne yazık ki gerçek güzelliklerin kaynağı olmaktan ziyade, sanal ya da üretilmiş de olsa dehşet ve şiddetin temel odağı gibi algılanır hale gelmiştir. Bu konuda bir başarı (!) sözkonusu ise, bu başarı kendi sistemlerini beslemek için politikalarını hep yeni düşmanlar bulmak üzerine oluşturan stratejistlerden ziyade, onların gösterdiği yolda kamera ve kalemlerini kuşanan Batılı medyaya aittir. Bu kitapta, çağdaş dünyanın kirli savaşlarının öncü kolları olmaya soyunan Batılı medyanın, islam´ı bir barış dini olmaktan çıkarıp, anıldığında ürperilen bir olgu haline sokmayı nasıl başardığının ipuçlarını bulacaksınız.
(Arka Kapak)