Lorca, gerektiği gibi denetlenmeyen ozan duyarlığının oyun yazarına ne oyunlar edebileceğini kendi deneylerinden bildiği için olsa gerek, son oyunu Bernarda Alba'nın Evi'ni yazarken ozanlığından adeta kaçmış, baştan aşağı düzyazıdan oluşan bir oyun ortaya koymak istemiştir. Gerçi kuruluş ve gerilim bakımından, Lorca'nın belki de en başarılı oyunudur Bernarda Alba'nın Evi, ama bu başarı düzeyini tuttururken, öbür oyunlarındaki şiirsel zenginliği bu oyununa ne ölçüde kattığı ayrıca tartışılabilir. Gerçek bir ozan oyun yazarken şiirden kaçınmak zorunda değildir elbette. Önemli olan, şiirden uzak durmak değil, şiiri oyun içinde yerli yerince kullanmaktır. Kanlı Düğün'de de, Yerma'da da şiirle aşırı derecede yüklenmiş sahneler vardır, ama onlarda pek fazla bulunan şiirsellik Bernarda Alba'nın Evi'nde pek azdır. Oysa iki dizelik şiirin gördüğü işi iki sayfalık düzyazı göremez. Lorca'nın hiç şiire başvurmadan yazdım diye sevindiği bu son oyununun ikinci perdesinde, yine de ekin biçmeye giden erkeklerin türküsü duyulacaktır. Eve kapatılmış kızlar dışarıdan gelen bu türkünün dizelerini özlemle, tutkuyla yankılarlar; çünkü onların mahkum gönülleriyle tarlalardaki başakları özdeş kılmaktadır bu türkü.