Coğrafya bir kadermiş. Biz, Anadolu ile ta ezelden beri büyük mukavele yapmıştık... Bu dağların ardına. Kıraç toprağına, ziraatı-zanaatıyla uğraşan rençper ve esnafımıza bize umut bağlamış çileli, muzdarip insanımıza ödenmekle bitmeyecek hizmet borcumuz vardı.
Girdiğim imtihanlar, öğrencilik günlerimden beri yaptığım nice yolculuk, meslek hayatımın ilk izlenimleri görüş ve hislerimi derinden rtkilemiştir. Bugün bile her biri müstakil bir seyahat ya da macera nitaliğindeki uzun yolculuklar rüyalarımdan eksilmiyor.
Kara tiren, kamyon, külüstür otobüsler... Bugünkü ulaşım ve iletişimden eser yoktu. Derslerimiz ağırdı. Öğretmenler ödün vermezdi. Ders geçmek, sınıf atlamak öyle kolay değildi. Ne var ki babam dedeme, ben babama, oğlum ise bana göre çokdaha iyi imkanlara erişti. O meşakkatler çekilmeseydi bugünlere gelinemezdi düye düşünüyor, verdiğim emeklere acımıyorum...
Geleceğe hazırlanırken, bu dağların ardına borçlu olduğumuzu unutmadık.
Bu topraktan aldığımızı bu toprağa vermek için çabaladık. Bugün dahi ülkemizin kaderi önünde düşünen, sorumlu, duyarlı bir kuşağın naçizbir ferdi olmakla onur duyuyorum.