Türk okuyucusuna okuma zevki veren ve görüşlerini yaymak için her yazı türünden faydalanan Ahmet Midhat Efendi (1844-1912)´nin oyunlarının yeni harflerle yer aldığı bu kitap onun tiyatro anlayışının ve tiyatro dilinin günümüze ne kadar yakın olduğunu da göstermektedir. Hepsi sahne imkanları düşünülerek yazılmış olan bu oyunlar oynanabilir uzunluktadır. Piyesler belirli fikirleri ortaya koymak için hazırlanmıştır ama, Namık Kemal veya Hamid´in oyunlarında olduğu gibi kahramanlar fikirlerini uzun nutuklarla anlatmazlar. Midhat Efendi, yarattığı şahıslara sevgi duyar ve bunu belli eder. Canlandırdığı kişilerin derin psikolojik tahlillerine girişmez, onları daha ziyade üsluplarıyla canlandırır. Oyunların üslubu sade, kullanılan dil basittir. Bu sadelik ve oyunlarında müzik ve dansı da kullanması onun seyirlik oyunlarımızı tanımasıyla ilgilidir. Bu açıdan Midhat Efendi´yi Şinasi´nin Şair Evlenmesi ile başlattığı yola bağlamak doğru olur. Oynandığı halde elimize metinleri ulaşmayan oyunları ve Karagöz metinleri de yazmış olması bu yorumu güçlendirmektedir.Türk yazarlarının eserlerinin yabancı sahnelerde oynanacağı hayalini ilk kuran yazarımız Ahmet Midhat Efendi´nin eserleri okundukça belki günümüzün sahneleri de onu unutmakla haksızlık ettiklerini farkedeceklerdir.