Arthur Rimbaud vahşi tabiatlı bir mistiktir. Suya doymuş bir topraktan yeniden fışkıran yitik bir sudur. Yaşamı bir yanlış anlaşılmadır. Marsilya´da, o hastane yatağında, bacağı kesik, güçsüz bir durumda, sonunda yaşamın ne olduğunu bilinceye kadar yaşamı, kendisini sürükleyen ve yakasını bırakmayan o sesten yakasını kurtarmak için kaçmaya çalıştığı ve tanımak istemediği boşuna bir girişimdir. Paul Claudel
Rimbaud ölümüne yakın birçok manevî haller yaşamıştır. Ölürken, son nefesinde Arapça Allah Kerim demiştir. Rimbaud´nun bu son sözü, onun İslam´a bakışı hakkında bize bir fikir vermektedir, çünkü kimilerinin ileri sürdüğü gibi, dinsiz birinin ya da Hıristiyan birinin durup dururken ve hayatının en son anında İslam´a ait bir cümleyi söylemesi kuşkusuz bir rastlantı olamaz. Rimbaud´nun hayatının son dönemi İslam´la kaynaşmış bir şekilde geçmiştir. Bu bilinen bir gerçektir. Bu husus hem Batı´da hem de ülkemizde açıkça yazılmıştır.