Dua dilimizin sonsuzluğa değdiği andır. Dua kalbimizin Rabbimize komşu olduğu mekândır. Dua varlığımızın ötelere taştığı âlemdir.
Duasız dudak yok. Duanın değmediği dil yok.
Hep birlikte istiyoruz işte...Atom çekirdeği etrafında dönen elektron da, dal budak veren ağaç da istiyor. Hiçbir şey bulunduğu hale razı değil ki, kainat hiç durmaksızın hareket halinde, hayat hiç dinlenmeksizin coşku içinde...bir şey istiyor olmasaydı hiç kimse, her şey olduğu yerde durur; atom dağılır, güneş söner, ağaç meyveye durmaz, dünya dönmez, akşam ve sabah gelmezdi. Her şey derin bir sükûta dalar, varlık dipsiz bir yokluk kuyusuna düşerdi.
Demek ki, istediğimiz anda varız. İstediğimiz kadar varız. İstediklerimiz kadar önemliyiz.
"duanız olmasaydı ne ehemmiyetiniz olurdu!" mealindeki Kur´ân uyarısını bir de böyle anlamalıyız. Dua ediyor olduğumuz için hayattayız. Dilimize dua değdiği için yokluğun dibinden çekip aldı Yaratıcımız bizi. Yokluğun dipsiz kuyusunda kimsenin, hatta kendimizin bile önemsediği bir hiç olarak kalıvermiştik yoksa.
(Önsöz)