Birçok felsefeciye göre, din felsefesinin özellikle analitik kanadında yirminci yüzyılın ikinci yarısında ciddi bir teistik devrim ve dönüşüm yaşanmış, bu devrim ve dönüşümün neticesinde de bir yandan din felsefesi felsefenin saygın uğraş alanlarından birisi olurken, diğer yandan teizme ve onun rasyonelliğine olan inanç da en azından Anglo-sakson dünyada- ciddi bir akademik ilgiye konu olmuştur. Bu durum gerek Avrupa'da gerekse Türkiye'de din felsefesi üzerine yapılan çalışmaların ve araştırmaların niteliğindeki ve niceliğindeki artışla da doğrulabilir niteliktedir. Söz konusu bu değişim ve dönüsüme işaret niteliğinde 1980 yazında Time'da çıkan bir yazıda daha birkaç on yıl öncesine kadar Tanrının geri geleceğine ilişkin bir öngörüde bulunmaya kimsenin cesaret edemediği felsefe ve düşünce dünyasındabüyük bir devrim yaşanmıştır. Enteresan bir şekilde bu devrim teologlar ve sıradan dindarlar arasında değil, Tanrı'yı sürgüne gönderen akademik filozofların da dahil olduğu aydınlar ve entelektüeller arasında gerçekleşmiştir denilmektedir.