Beşerî ilimlerin XX. yüzyılda gösterdiği hayret verici gelişme, din sahasını da etkilemiştir. Daha başlangıçta beşerî ilimler nelerin işe karıştığını, nelerin payı olduğunu anlamaya çalıştı. Cüretkâr bir hareket ve tarafgir bir kısmî üstünlük ile sosyoloji, psikoloji ve kültürel antropoloji, dinin doğuşunu ve özünü açıklamaya yönelik bazı teoriler kurdu. Bu açıklayıcı teori rüyası ya da hayali artık bitmiştir. Kanaatimize göre bunun sebebi, nazarî ispatların geçici kusuru değildir çünkü beşerî ilimlerin yargılama yetkisi, tabiatları gereği, sınırlıdır. İddialarında daha kapsamlı, hedeflerinde daha isabetli olan pek çok araştırma, dinde ya da inançsızlıkta rol oynayan psişik yapıları ortaya koymaya çalışmıştır. Gerçekten de psikoloji, dinî sahaya ait pek çok hadiseyi (phénomène) aydınlığa kavuşturabilir. Özellikle de dinin temas kurduğu arzular, korkular ve savunma mekanizmaları ile hayat ve dünya tecrübelerini kapsayan fenomenleri açıklayabilir. Biz bu çalışmamızda din ile inançsızlı