Din, insanların dünya-âhiret saadetini sağlamak üzere Allah tarafından gönderilen ilâhî mesajlar manzumesidir. İnsanlara vahiy yoluyla tebliğ edilen bu mesajları, yaşanılan şartlara uygun bir biçimde yorumlamak onlara bırakılmıştır. Şüphesiz, ilâhî vahyi en doğru yorumlayan ve uygulayan peygamberlerdir. Kutsal metinlerle yaşanılan ortam arasındaki ilişkiyi keşfetme ve ortaya koyma anlamına gelen yorum, peygamberlerden sonra da devam eden bir süreçtir. İnananlar yaptıkları tefsir, tevil ve ortaya koydukları yeni hüküm ve fetvâlarla bu süreci günümüze kadar devam ettirmişlerdir. Yorumlarda gözden uzak tutulmaması gereken, onu yapan kişinin özel durumu, anlayış kapasitesi, duyguları ve içinde yaşadığı psiko-sosyal ortamdır. Kişiler karakter, mizaç ve zikrettiğimiz çevre şartlarından kaynaklanan iyimser veya karamsar bakışa sahip olabilirler. Ayrıca yaşanılan olaylar, siyasî baskılar, fiten ve melâhim türü olaylar onları karamsarlığa sevketmiş olabilir. Bunlara paralel olarak da bardağın boş tarafını görebilirler; Bütün bu söylenenler, kişilerin yorum ve tevillerini doğrudan etkileyebilir ve karşımıza müfessir veya müçtehidin özel dünyasını yansıtan yorum ve fetvâlar çıkabilir.