Anlama ve yorumlama insani bir etkinliktir. Evrende maddi ve manevi her olgu ancak insan tarafından anlaşılıp yorumlanabilir. Dolayısıyla anlama ve yorumlama insanın olgu ve olaylarla ilgili duygu, düşünce ve kanaatlerini ifade etmektedir. İnsan, duyan, düşünen, anlayan ve yorumlayan bir özelliğe sahiptir. İnsanın bu özelliği olgu ve olaylarla ilişkilerinde de kendini göstermektedir.
Dini hayat, süreç çerçevesinde yaşanan bir hayattır. Bu hayat, sosyal bilimciler tarafından ancak anlaşılmaya çalışılır. Sözü edilen hayat, tekrarlanma imkanına sahip olmadığı için, bilimsel çalışmalarla, kendi gerçekliğinde zihinsel olarak yeniden kurgulanarak anlaşılmayı zorunlu kılmaktadır. İşte asıl sorun da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Bu noktada sosyal bilimciye düşün görev, yaşanmış ve tecrübe edilmiş dini hayatı, sosyal gerçekliğine bağlı kalarak aydınlatmak, anlamak ve anlaşılır bir biçimde ortaya koymaktır.