Gerek siyer ve meğâzî, gerekse tarih ve tabakât eserlerini incelediğimizde, her zaman Rasûlullâh (s.a.v.)'in yanında bulunup pek çok olayda ön plana çıkan, Hz. Peygamber'in kendilerine ayrı bir sevgi beslediği ve değer verdiği Hz. Ebû Bekir, Hz. Ömer gibi sahâbenin ileri gelenleri içinde Hz. Ebû Ubeyde bin el-Cerrâh'ı da görüyoruz. O, İslâm'ın geldiği günden beri Rasûlullâh (s.a.v.)'ın yanından ayrılmayan, bu sayede O'nun getirdiği dinin esaslarını ve inceliklerini öğrenen, özellikle O'nun güzel ahlakını kendisine şiâr edinen büyük sahâbelerden biridir. Hz. Peygamber'in cennetle müjdelediği on yüce sahâbeden (aşere-i mübeşşere) biri olması, yine Hz. Peygamber'in onu, Emînü'l-Ümme lakabıyla taltif etmesi ve pek çok yerde onun ahlak ve meziyetlerini övmesi; ayrıca Suriye orduları başkumandanlığı gibi ilk iki halîfe tarafından da önemli vazifelere getirilmesi, bizi bu değerli sahâbenin hayatını incelemeye yönelten sâiklerden biri olmuştur.