Endülüs Müslümanları, fetih sonrasında üzerinde yaşadıkları toprakları daha mamur hale getirebilmek için olağanüstü diye nitelenebilecek bir cehd ortaya koymuşlardır. Endülüslü idareciler, fethettikleri topraklarda kalıcı olmalarının, siyasi ve askerî alanlarda olduğu kadar kültür ve medeniyet alanlarında da kaydedecekleri başarılara, gerçekleştirecekleri köklü icraatlara bağlı olduğunun farkındaydılar. Bu sebepledir ki, fetihten sonra ilk üç asırda, yönettikleri ülkenin mahallî imkan ve kaynaklarını verimli biçimde değerlendirmenin yanında, Abbasîlerle aralarındaki derin ve koyu siyasî rekabete rağmen, Doğu İslâm dünyasında serpilip gelişen büyük medeniyet hamlesi ürünlerinin kendi ülkelerine taşınması konusunda en ufak bir çekingenlik sergilememişler, tam aksine teşvik ettikleri ilim yolculukları, ticaret, teknoloji ve ürün transferi gibi faaliyetlerle bir zamanların viraneye dönmüş Kurtuba'sını Batı'nın Bağdat'ına dönüştürmüşlerdir.