Geçmişi on bin yıl evveline kadar gittiği ifade edilen kadim bir şehirdir Diyarbekir.
Etrafı bütünüyle sur/beden ile çevrilmiş olan şehirler arasında surları bozulmadan günümüze kadar gelen ender şehirlerden biridir.
Şehir havadan bakıldığında, tam bir Kalkan Balığını andırır.Bu balığın baş kısmını oluşturan bölge İç Kale olarak yapılmış olup şehrin idarecilerinin yaşadığı sarayların bulunduğu bölgedir. Bu iç kalenin ana giriş kapısına Saray Kapı denir. Biraz ilersinde rivayete göre, içinde 27 sahabenin şehid olarak yattıkları, yine rivatyete göre içlerinde Hz. Halid b. Velidin (r.a) oğlu Süleymanın da bulunmasından dolayı Hz. Süleyman Camii olarak isimlendiren tarihi cami vardır. Yine bu caminin yanındaki bir kemerin içinden geçilerek asıl büyük binaların bulunduğu bölgeye girilir.
Ünlü seyyahlardan William Heude, 1800lerin başlarında ziyaret ettiği Diyarbekir için şöyle yazılmaktadır :Bu kente ilişkin şimdiye dek bilinmeyen az ayrıntı elde ettim. Bütün gece ve ertesi günün sabahı, bana rehberlik eden bir ermeni ile kenti dolaştım. İstanbul da içinde olmak üzere, tüm müslüman kentlerinden daha iyi inşa edilmiş olduğunu gördüm.
Sokaklar genellikle taşlarla döşeli, oldukça temiz ve diğer şehirlerden daha düzenli, geniş, çarşılar büyük ve iyi donatılmış, siyah mermerden hamamlar gösterişli olduğu kadar da kullanışlı.
M.Şefik Korkusuz , Eski Diyarbekirde Gündelik Hayat kitabıyla Diyarbekirin yaşayan kültürünü, yemeklerini, sokaklarını, insanlarını içlerinden biri olarak anlatıyor.