Susunca gözleri küçüldü, bir şey hatırladı ya da zihni bir süreliğine dondu, sonra döndü yeniden, dünyaya, bana. Babam gidince bir şeyler kaldı bize. Sattık hepsini, burayı açtık. Mirasyedi gibi. Güldü, kendini avuttu, ben de gülümsedim. — Kahve gerçekten de güzel olmuş. Elinize sağlık. Elleri. Bir kahveyi çok güzel yapabilecek elleri vardı. Acı kahveyi tatlı kılacak. Bir boş sandalyelere, bir bana; sonra kapıya, sonra bir daha bana bakıyordu. Hep bana baksa, ben dünyanın en mutlu adamı olabilirdim. Bir kadın bir erkeği çok mutlu edebilir. Sustuğunda hep yeni bir cümleye başlayacak gibiydi gözleri.