Evliya Çelebi Seyahatname'sinden sonra Türk seyahat edebiyatının dikkate değer ilk örneklerinden biri Yirmisekiz Çelebi Mehmed Efendi'nin Fransa Sefaretnamesi'dir. Üzerinde çokça durulan bu metin Osmanlı Batılılaşmasının erken dönemlerini takip için de önemli bir yerde duruyor. Tarihlerimizde Lale Devri olarak bilinen 1718 - 1730 yılları arasında Osmanlı tahtında Sultan III. Ahmed, sadâret koltuğunda ise Nevşehirli Damat İbrahim Paşa oturmaktadır. 1718 yılında imzalanan Pasarofça Antlaşması'ndan sonra bir taraftan genel anlamda memleket çapında bir kısım ıslahat hareketlerine girişilirken, bir taraftan da İstanbul'un yeni baştan imar edilmesine, daha doğrusu yeni köşk, bahçe, kasır ve sahilsaraylarla güzelleştirilmesine başlanır. Islahat konusunda takip edilen yeni dış politika doğrultusunda İstanbul'da ikamet eden Avrupalı sefirlerle de iyi ilişkiler kurmaya çalışan Damat İbrahim Paşa, bir yandan da Batı dünyası hakkında bilgiler edinmek suretiyle oradaki ilmî ve fennî gelişmeleri daha yakından görmek, aynı zamanda iki devlet arasındaki dostluğu geliştirmek üzere 1720 yılında Fevkalâde elçi sıfatıyla Yirmisekiz Mehmed Çelebi'yi Paris'e gönderir. Fransa Sefaretnamesi bu çok taraflı teşebbüsün önemli neticelerinden biridir ve bu bakımdan önem taşır. Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde bulunan yazma bir nüshanın, bu metinle ilgili günümüze kadar yapılan neşirlerden farklı kısımlar taşıması yeni ve güvenilir bir neşir yapılmasını gerekli kılmıştır. Bu yayın, hem orijinaliyle birlikte tahkikli yeni metni ve bunun sadeleştirmesini hem de kitabın ve müellifinin hikây esini birlikte vermektedir