UNESCO bünyesinde 2003 yılında imzalanan bir sözleşmeyle ülkeler için uluslararası bir sorumluluk alanı haline getirilen Somut Olmayan Kültürel Miras, gelecek kuşaklar için korunması gereken kültür varlığı olarak tanımlanmakta ve toplulukların, grupların ve kimi durumlarda bireylerin, kültürel miraslarının bir parçası olarak tanımladıkları uygulamalar, temsiller, anlatımlar, bilgiler, beceriler ve bunlara ilişkin araçlar, gereçler ve kültürel mekanlar olarak kabul edilmektedir. 2006 yılında attığı imza ile Türkiye de bu sözleşmeye taraf olmuş ve böylece bu mirasın araştırılması, derlenmesi, etkin bir biçimde değerlendirilmesi vs. gibi koruma önlemlerini yerine getirme konusunda yükümlülük almıştır. Kitabın konusunu oluşturan Urfa Sıra Geceleri, çok işlevli ve
çok boyutlu bir folklor olayı olarak Türkiyenin önemli bir somut olmayan kültürel mirası olduğu gibi Aralık 2010da İnsanlığın
Somut Olmayan Kültürel Mirasının Temsili Listesine girmeye de hak kazanmıştır. Bu çalışmanın temel amaçlarından birisi,
dikkati Urfa Sıra Gecelerine çekmek, bu konuda farkındalık yaratılmasına katkıda bulunmaktır. Geleneksel bağlamındaki icraları tüm unsurlarıyla incelendiğinde reyting hevesi ve ticari kaygılar gölgesinde yeniden üretilerek/ kurgulanarak medyaya yansıyan uygulamalarının Urfa Sıra Gecelerini temsil kabiliyeti taşımadığı görülmüştür. Çalışmanın amaçlarından birisi de köklü bir sosyal kurum olarak Urfa Sıra Gecelerinin kültürel süreklilik bağlamında sözlü kültür ortamındaki yapısı ve işlevlerini ortaya koymak, medya ortamında çiğköfte partisindeki sığ bir müzik icrasına indirgenen bu yapı ve işlevlerin nasıl ve niçin değiştirildiğini anlamaya çalışmak olmuştur. Ayrıca, küreselleşmenin tek tip kültürü dayattığı, modern hayatın yalnızlaştırdığı bireye, birey kimliğini kaybetmeden toplumsallaşacağı ve aidiyet ihtiyacını gidereceği yerli, ulusal kurumlaşmaların mevcudiyetini göstermek ve yalnızlık kaygısını gidermedeki arayışları için bir ilham kaynağı yaratabilmek de bu çalışmanın amaçlarındandır.