Vahdet-i vücûd Tanrı-âlem-insan ilişkilerini izah eden bir kavram olarak tasavvuf metinlerinde kullanılmaya başlandığı günden beri, pek çok tartışmaya konu olmuş; benimseyenler tarafından gerçek tevhid, karşı çıkanlar tarafından ise, tevhidi ortadan kaldıran bir düşünce olarak suçlanmıştır. Günümüzde ise, özellikle Panteizm´le irtibatı bağlamında başka bir tartışmaya konu edinilmiştir. Acaba, sufiler bu terimi hangi anlamda kullanmaktaydılar ve onlara göre vahdet-i vücûd öncelikle neyi anlatmaktaydı? Vahdet-i vücûd gerçekten de gördüğümüz her şeyin bir ve aynı olduğunu mu iddia etmektedir? Bu anlayışta Tanrı ve alemin veya daha özel olarak insanın anlamı nedir? Vahdet-i vücûdu benimseyenler, hangi aklî ve naklî delillerden hareket etmekteydiler? Bu konuda vahdet-i vücûda yönelik eleştiri ve ithamlara nasıl karşılık vermekteydiler?
İşte Nablusî, terimi ilk olarak kullanan sufilerin bu konulardaki görüşlerini ele alarak, tam anlamıyla bir vahdet-i vücûd müdafaası ortaya koymaktadır. Bunu yaparken ise, kavramın yanlış yorumcuları olarak gördüğü bazı kelamcıları dikkate alarak, vahdet-i vücûd hakkında sağlıklı bir çerçeve ortaya koymaya çalışmaktadır.