Hz. Peygamberin bağlayıcı din olarak yaptığı uygulama Kuranın kendisi olduğu için bu anlamda Sünnet ile Kuran, madalyonun iki yüzü gibidir. Kuran, vahyin sözel anlatımıdır, Sünnet bu sözel anlatımın uygulaması veya ete kemiğe bürünmesidir. Dolayısıyla Kuranı, yani sözeli kabul etmek ama bunun ete kemiğe bürünmesi olan sünneti/uygulamayı kabul etmemek, Hz. Peygamberin uygulamasını, örneğin namaz kılmasını, oruç tutmasını, hac yapmasını, cihad etmesini, infak etmesini, gusletmesini, vd. kabul etmemek veya Kuranın pratiğini inkâr etmek olur.