Halkımızın sahip olduğu dînî bilgileri, özellikle Hadis/Sünnnet bilgisi, bugün, konunun uzmanı pek çok kimse tarafından kritik edilmekte ve bu konuda bir takım yanlış öğrenme ve anlamaların olduğu tespit edilmektedir. Bu yanlış bilgiler ve anlamalar ise, toplumsal hayata farklı şekillerde yansımakta, dînî bir takım problemlerin doğmasına sebep olmaktadır. Ortaya çıkan problemin, şüphesiz en doğru bir şekilde çözülmesi gerekir. Ancak probleme gerçekçi bir çözüm getirebilmek için, her şeyden önce, problemin kökeninde yatan yanlış öğrenme ve anlamaların kaynağının tespit edilmesi lazımdır. Yani, eğer çok sayıda uydurma veya asılsız sözler, Hz.Peygambere izâfe edilerek halk arasında hadis diye öğrenilip, bunlar esas alınarak İslâmın rûhuna uygun düşmeyen açıklama ve yorumlar, dinin bir emriymiş gibi yayılmış ise, evvela yapılması gereken, bu yanlış bilgilerin halka nasıl ve hangi yolla ulaştığının ve halk arasında yaygınlaştığının tespit edilmesi; halkın hadis bilgisinin bilgi kaynaklarının neler olduğunun bilinmesi olacaktır. Artık ancak bundan sonra yapılabilecek çalışmaların probleme çözüm getirebilme ihtimalinden söz edilebilir.