Dinler, her ne kadar metafizik öğretileri ve ibadetleri ile öne çıksa da, toplumsal sorunların
giderilmesi ve ihtiyaçların karşılanmasında önemli katkılar sunan müesseseler de geliştirmiştir.
Fakirlerin toplumun en çok ihmal edilen kesimi oluşturması, dinlerin kendilerine hassasiyetle
yaklaşmasına neden olmuştur. Öte yandan; dinlerin toplumsal sorunlarla ilgilenmesi, onların siyasi
gücün etkisi altına girmesini de beraberinde getirmiştir. Bu durum, özellikle Hıristiyanlık tarihi
açısından oldukça çarpıcı örnekler sunmaktadır. Nitekim, Katolik Kilisesi'nin engizisyon müessesesi
aracılığıyla muvahhid bir hareket olan Katharlara karşı acımasız davranışı bunun en önemli
göstergelerinden biridir. Hıristiyanlığın toplum ve siyaset ilişkilerine örnek olabilecek bir diğer husus;
misyonerlik faaliyetlerini siyasi mücadelelerinin merkezine yerleştirmesidir. Kilise'nin esir Türkler'i ve
Akdeniz'e sahili olan müslüman ülkeleri Hıristiyanlaştırma faaliyetleri ile Sultan II. Abdülhamid'in
Vatikan ile ilişkileri; Kilise'nin Türkler ve müslümanlarla olan münasebetleri bu yönde
değerlendirilebilecek faaliyetlerdir. Ancak, Katolik Kilisesi'nin, faaliyetlerinin merkezine her türlü
insani değerleri hiçe sayacak şekilde koşulsuz siyasi nüfuzu yerleştirmesi, içeriden ciddi tepkilerin
oluşmasına da neden olmuştur. Mesela; Latin Amerika'lı Katoliklerin dini referansları Marksist bir
perspektifle yorumlamaları nedeniyle Kilise ile olan anlaşmazlıkları bunun en güzel örneğidir.
Hıristiyanlar'daki İslam imajı ve Kilise'nin sinema sektörüne olan yakın ilgisi de aynı meselelerin
uzantısı mahiyetindedir.
Kitabın ikinci bölümü, dinlerdeki bazı semboller, kavramlar ve kutsal mekanlara dair yazılardan
oluşmaktadır. Bu çerçevede; gülün, hac ibadetinin, diğerkâmlığın, Kudüs'ün ve Hz. Meryem'in
dinlerdeki sembolizmi ve mistik yorumları ile ölüm kavramı gibi konular, bu çalışmanın diğer
başlıklarını teşkil etmektedir.