İslam, Hz. Muhammed'in Allah'tan aldığı vahiyleri insanlara tebliğ etmesi ve onları imana daveti ile başlayan bir din olarak doğmuştur. İslam Dini'nin teşekkülünde vahiy, ana unsur olarak karşımıza çıkar. Bu yönüyle İslam, bir insanın, bir filozofun, mistik bir tecrübe sonucunda aydınlanma yaşayan, bir bilgenin öğretilerinden beslenen bir din değildir. İslam'ın peygamberi, ilâhî vahiy karşısında sadece alıcı, anlayıcı, aldığı bilgileri koruyucu ve taşıyıcı, insanlara bunları ulaştırıcı, anlatıcı ve öğretici konumunda, Allah tarafından vazifelendirilmiş bir elçi idi. O, tebliğ ettiği vahyin sahibi tarafından yönlendiriliyor, sıkı sıkıya denetleniyor ve kontrol ediliyordu. Onun, hiçbir şekilde, kendisine bildirilenlerde bir artırma veya eksiltmede bulunma yetkisi yoktu. Sadece, aldığını insanlara ulaştırmakla vazifelendirilmişti. Yaratıcıdan peygambere gelen vahiylerin toplandığı Kuran, İslam Dini'nin esas ve ana kaynağını oluşturuyordu. Yine Allah tarafından vahyi anlatma, öğretme ve açıklama görevleri ve yetkileriyle donatılan peygamberin hadisleri de, Kuran'dan sonraki ikinci esas ve ana kaynağı teşkil ediyordu.