I. Maturidiliğin Tarihî Arka Planı: Bu konuda en önemli sorun, Mürcie ve Hanefilikle olan ilişkisidir. Mürcii teolojiyi savunan Ebû Hanîfe ve taraftarları, makâlât ve fırak kitaplarında Mürcienin bir alt grubu veya mensupları olarak gösterilmektedir. Dolayısıyla, Ebû Hanîfe ve taraftarları ifadesi, dolaylı olarak Ebû Mansûr el-Mâturîdî´yi de ilgilendirmektedir. Bu sebeple, Ebû Hanîfe´nin fırak geleneğinde belli bir dönemde nasıl takdim edildiği konusundaki Joseph Givony´nin 10.-12. Asır Fırak Edebiyatında İmam Ebû Hanîfe ve İlgili Meseleler adlı makalesiyle bu bölüme başladık. Mürcie mezhebinin Kûfe´den Horasan´ın Belh şehrine, oradan Mâverâünnehir´in Semerkand şehrine nasıl yayıldığının ortaya konulması, Mâturîdî´nin tarihî arka planını anlamada son derece önemli olduğundan, Wilferd Madelung´un ´Horasan ve Mâverâünnehir´de İlk Mürcie ve Hanefiliğin Yayılışı adlı makalesine bu kısımda yer vermeyi uygun bulduk. Diğer yandan Hanefi-Mürcii çevrelerin Hasan b. Muhammed el-Hanefiyye´den başlayan ve Mâturîdî´nin çağdaşı Mürcii Ebû Muti Mekhûl en-Nesefî´ye uzanan fırak geleneğinin bize ulaşan önemli bir metni olan Kit bu´r-redd al´l-bida´ Ve´l-ehv adlı eserle ilgili oldukça önemli bir analiz olan Keith Lewinstein´in, ´Doğu Hanefi Fırak Geleneği Üzerine Mülahazalar´ adlı makalesini koyduk. Ebû Mansûr el-Mûturîdî´nin, kendisinden önceki mezheplerden etkilenmemesi, onların lehinde ve aleyhinde görüş belirtmemesi söz konusu olamaz. O, şu âna kadar üzerinde durulmayan oldukça köklü bir politik-teolojik düşünce ekolü olan Mürcii kültür havzasında yetişmiştir. Bu çevreyle olan ilişkilerini ortaya koymak için ´Ebû Mansûr el-Mâturîdî´nin Mezhebî Arka Planı adıyla tarafımızdan kaleme alınan bir makale koyduk.
II. Ebû Mansûr el-Mâturîdî´nin Hayatı ve Fikirleri: Mâturîdî´nin şahsıyla ilgili öncelikli mesele, onun hayatı konusunda kaynakların suskunluğu ve çok az bilginin verilmesi oluşturmaktadır. W. Montgomery Watt´ın ´Mâturîdî Problemi´ adlı makalesi bu meseleyle ilgili olduğu için bu derlemeye alınmıştır. Kaynaklarda Mâturîdî´nin hayatıyla ilgili çok az bilgi geçmektedir. Bu konuda Mustafa Sait Yazıcıoğlu´nun Mâtürîdî Kelâm Ekolünün İki Büyük Siması: Ebû Mansûr el-Mâtürîdî ve Ebû´l-Mu´în en-Nesefî adlı makalesi, Mâturîdî´nin hayatı ve fikirlerinin aydınlatılması konusunda büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Mâturîdî´nin özelde İslam kelamına genelde İslam düşüncesine getirdiği en büyük yeniliklerden birisi, ´bilgi kuramı´dır. Hüseyin Atay´ın ´Ebû Mansûr el-Mâturîdî ve Bilgi Kuramı´ adlı makalesi, son derece önemli analizler içermektedir. Mâturîdî, İslam kelamının inşâ edicilerinden birisidir. Bu konuda Bekir Topaloğlu´nun ´Mâturîdî´nin Kelami Sistemi´ adlı makalesine yer verilmiştir. Mâturîdî, sadece mütekellim değil, aynı zamanda hem fakih hem de müfessirdir. Fıkh ve fıkıh usûlüne dair eserleri bize ulaşmamışsa da, bazı fikirleri, diğer kaynaklarda ondan yapılan alıntılarla günümüze kadar ulaşmıştır. Şükrü Özen, bunlardan hareketle ´Ebû Mansûr el-Mâturîdî´nin Fıkıh Usûlünün İnşâsı´ adlı makalesinde onun fıkıh usûlünü inşâ etmeye çalışmıştır. Mâturîdî´nin müfessir olarak yazdığı eseri, onun tefsir ve te´vil metodunu ve genel fikrî sistemini anlamada son derece önemlidir. Onun yorum geleneğinde en özgün yanı olan akılcılığını ortaya koyabilmek için Talip Özdeş´in ´Mâturîdî´nin Te´vil Anlayışında Aklın Yeri adlı makalesine yer verildi. Şimdiye kadar Mâturîdî ve çağdaşları konusunda çok az şey bilinmekteydi; ancak, son zamanlarda yeni araştırmacılar, önemli materyallere ulaşmaya başlamışlardır. Değerli dostum Aşirbek Muminov ve Anke von Kuegelgen´in ortaklaşa yazdıkları ´Ebû Mansûr el-Mâturîdî Döneminde Semerkand İlahiyatçıları´ adlı makaleleri, pek çok yazma eseri de gün ışığına çıkarması, dolayısıyla genç araştırmacılar için yeni bir ufuk açacaktır.