Mekke´nin ilim atmosferinde yetişip Medine birikiminden beslenen ve bu donanımla Irak fıkhıyla tanışan, bu çevrelerin ilmî yaklaşımını eleştiri süzgecinden geçirerek güçlü yanlarını son dört yılını geçirdiği Mısır´ın ilmî ortamında sistematik bütünlüğe kavuşturan Şâfiî, dönemin kelâm anlayışına mesafeli durup amel eksenli bir din anlayışı benimsemiştir. Bütün dinî verileri organik bir bütünlüğe kavuşturup fonksiyonel hale getirmeyi amaçlayan Şâfiî, bağlamı gözeten bir dil analizi ve güçlü bir mantık örgüsü esasına dayalı yorum yöntemiyle, Kur´an ve Sünnetin dil dokusunu çözümleyip anlam katmanına nüfûz ederek sahih dinin ana gövdesi ve iç işleyişini keşfetmeye, böylece din yorumunda keyfi kurgulamalara mahal bırakmayacak bir mekanizma oluşturmaya girişmiştir. Yoğun telif ve tedris faaliyetleriyle oluşturmaya muvaffak olduğu zengin fıkıh birikimi vefatından sonra adına nispet edilecek mezhebin nüvesini oluşturmuştur. Bu birikim, talebelerinin gayretleriyle bir asırlık zaman diliminde mezhep yapısına kavuşmuştur. Bu süreci yakından izleyen elinizdeki kitap İslam düşüncesini derinden etkilemiş bir müçtehit imamın fikir dünyasını ve fikriyatı etrafında örülen mezhebi tanıtmaktadır.
(Arka kapak yazısı)