İmam Züfer, çocukluğundan itibaren aldığı düzenli eğitim sayesinde Arap dilinde, Kur'an ve hadis ilimlerinde temayüz etmiş, yirmi yaşında genç bir âlimdir. Cevabını bulamadığı fıkhî bir meseleden dolayı İmam-ı A'zam'a müracaat eder. Aldığı cevap karşısında İmam-ı A'zam'dan çok etkilenerek ona talebe olmaya karar verir ve hemen ders halkasına katılır. Kısa zamanda zekâsı, derin anlayışı, mukayese gücü, münazara kuvveti, dili kullanma becerisi ve ilmi birikimi ile İmam Ebû Hanîfe'nin ders halkasında önde gelen talebelerden biri olur. Hocasının vefatına kadar, yirmi yıl ondan fıkıh tahsil eder. Hocasının, Müslümanların imamı, ilimde otorite gibi teveccüh ve iltifatlarına mazhar olur. İmam Ebû Hanîfe vefat ettiğinde Züfer kırk yaşındadır ve zamanın önde gelen seçkin imamlarından biridir. İmam Züfer hocasının vefatından sonra onun mirası olan ilim halkasının başına geçerek halkanın dağılmadan devam etmesine vesile olur. Bu eserde İmam-ı A'zam Ebû Hanîfe'nin güzide talebelerinden ve Hanefi fıkhını tedvin eden on fakihten biri olan İmam Züfer'in hayatı ve fıkhî görüşleri ele alınmıştır.