Kitabın konusu velâyet-i fakih, İmâmiyye İsnaaşeriyye Şîasında diğer adıyla Caferîlikte ortaya çıkan, daha çok devlet idaresiyle ilgili siyasî bir teoridir. Teori, başta fakihlerin dinî kurum içinde velâyetinin; dul, yetim ve buluntu çocuklara velâyetini ifade ederken, oradan ilim havzalarını idare, malların zekâtı ve humusunu toplama üzerine bir velâyetini ifade edecek şekilde genişlemesini; daha sonra şerî mahkemelere uzanmasını; bilahare de devletin bütün işlerini içine alacak, dünyevî otoriteyi kontrol edecek ve onu yönlendirecek biçimde genişlemesini ifade temektedir.
Humeynî ile bu velâyet bütün işlere hâkim olacak şekilde mutlak tam bir otoriteye dönüştü. Hatta o velâyet makamını nübüvvet ve meleklik makamının üstüne çıkardı. Bunun yanında Âyetullah el-Hûî, Âyetullah Şerîatmedârî, Fazlullah Nûrî gibi dini otoriteler teorinin Gaib İmamın yetkisi dâhilinde olan işleri de içine alacak şekilde genişletilmesine karşı çıkmışlardır.
Kitap teoriyi, savunanlarca İmâmî fıkhından aldığı meşruiyetini araştırmaya başlamadan önce Şîî Mezhebinin temellerini, genel görüşlerini anlatan tarihi ve betimleyici bir okumada bulunmakta, arkasından da salt İslamî perspektiften tenkidini yapmaktadır.