Kadım geleneklerin, tahrif edilmiş dinî metinlerin ve kültürel telakkilerin gölgesinde gelişen olumsuz kadın algısı, tarih boyunca olduğu gibi bugün de gündemimizi meşgul etmektedir. Kadının varoluşsal değeri, onuru, toplumsal konumu, hakları ve sorumlulukları gibi bir dizi başlıkta konuşmaya devam etmekteyiz. Geçmişi doğru okuyan, bugüne hitap eden ve geleceğe ışık tutan sonuçlara ulaşabilmek için konuşmalarımızın sağlıklı bir zemine oturması büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma, kadına dair meseleleri âyet-i kerimelere ve hadîs-i şeriflere dayanan sahih bir bilgi zemininde konuşmayı teklif etmektedir. Söz konusu zemin ise, kadını insan yani yeryüzünün şerefli halifesi olarak tanımlamak üzerine şekillenir. İslâm'ın kadın algısını konuşurken, bunu insan algısından ayrı düşünmenin sonucunda ortaya çıkan ciddi yanılgıları hepimiz bilmekteyiz. Oysa kadın ve erkek, yaratılıştan getirdikleri farklılıklar sayesinde birbirlerini tamamlayarak yeni iyilikler üretebilen bir potansiyele ve eşdeğere sahiptir. Dolayısıyla, yaşanabilir bir dünya ve kurtuluş umudu taşıyan bir ahiret için kadına yönelik her türlü fikir ve eylemin tam da insanın hak ettiği biçimde adalet, merhamet, hürmet ve muhabbet üzerine şekillenmesi şarttır.