Kur'an ve Sünnet'in hayata yön veren ve onu bütünüyle kuşatan evrensel birer hidayet rehberi olduklarını ortaya koymak için, Sahabe devrinden itibaren müctehid imamlar, kesin bir faaliyet içinde olmuşlardır. Bu iki kaynağın anlam ufkunu keşfetmek için bazı imamların ortaya koydukları usul ve çözüm önerileri kalıcı olmuş, görüşleri, başta fakihleri olmak üzere geniş halk kitleleri tarafından takib edilmiştir. Bugünde İslam'ın temel kaynaklarını doğru anlamak ve yorumlamak için, onların ortaya koydukları usul ve genel anlayış tarzlarını bilmek mecburiyetindeyiz. Mezhep dediğimiz bu genel anlayış tarzları, Kur'an ve Sünnet'e ulaşmak ve onlarla kucaklaşmak için kullanmak zorunda olduğumuz burak ve bineklerimizdir. Bu konudaki tarihi birikim gözardı edilerek Kur'an ve Sünnet'i anlamak ve bu iki kaynaktan zamanın ihtiyaçlarını karşılayabilecek hükümler çıkarmak mümkün değildir.