Yüce Allah, dünyadaki huzur ve ahiretteki kurtuluş için gerekli olan temel ilkeleri elçisi aracılığı ile insanoğluna göndermiştir. İnsan, bu ilkeler karşısında en genel ifadesiyle anlayan ve yaşayan konumundadır. İlâhî irade, söz konusu prensipleri insanların anlayabilecekleri boyuta ulaştırmış ve ilahî buyrukların anlaşılabilirlik alanına indirilmesiyle şerîlik süreci başlamıştır. Bu aşamadan sonra ilahî irade ile başlayan şerîlik sürecine beşerî irade de dahil olacak; insan iradesi, anlayan ve yorumlayan öğe olarak şerîlik sürecindeki yerini alacaktır.
Çalışmamız, üç bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde, ilâhî iradenin şerîliği, ikinci bölümde, beşerî iradenin şerîliği, üçüncü bölümde ise şerîlik alanı dışında kalan beşerî iradesi mahsulleri konu edinilmiş, ilahî irade ile beşerî iradenin uyuşmaması meselesi cehâlet, dalâlet ve bidat kavramları ekseninde tahlil edilmiş, irade uyuşmazlığının varlığına hükmetmede geçerli ölçütler ve irade uyuşmazlığının sonuçları zikredilmiştir.