Hz. Peygamber döneminde İslam'ın anlamada iki kaynak söz konusu idi. Kur'an ve Sünnet... Hz. Peygamber'den sonraki dönemlerde akıl devreye girmiş; sahabe ve fakihleri, aklı geniş bir çerçevede dini anlamak ve yaşamak için kullanmışlardır. Sahabe içtihatları sonraki alimler tarafından değerlendirilmiş; böylece usul ilminde yer alan içtihat terimleri ortaya çıkarmıştır. Bu terimler usul-i fıkhın esasını teşkil etmektedir. Tabiun ve onları izleyen kuşaklar, bu içtihat usullerine dayanarak çok geniş bir yelpazede içtihatta bulunmuşlar; dolayısıyla toplum-İslam bağlantısını sağlayarak fıkha dinamizm kazandırmışlardır.
İçtihat usulleri içinde dikkat çeken iki kavram vardır. İstihsan ve İcma. Her ikisi de toplumda fevkaladelik arz eden sorunların çözümünde etkin rol oynamışlardır. Başta Hz. Ömer olmak üzere, mezhep imamlarının, özellikle Ebu Hanife'nin sıkça başvurduğu istihsan metodu ise, içtihat usulleri içinde kurallarla olaylar arasında elastikiyet sağlayan bir içtihat usulü olarak karşımıza çıkmaktadır. Olayların yığılarak çoğaldığı çağımızda, istihsan metodunu kullanmaya, tarihe göre daha fazla ihtiyaç bulunmaktadır. Bu bakımdan, elinizdeki kitap, istihsan ve icma'ın hakikatini yeniden anlamanın ve İslam ile toplum arasında daha etkin bir bağ kurma çabasının bir ürünü olarak değerlendirilebilir.