İslam düşüncesi gelecek nesillerin teminatı olan aile birliğine önem vermekle birlikte, gerekli olduğunda boşanmaya da imkan veren bir hukuk sistemi getirmiştir. Özgün bir yapıya sahip olan bu hukuk sisteminde, tek taraflı irade beyanı ile boşama (talak) yetkisi prensip olarak kocaya verilmekle birlikte, belli şartlar çerçevesinde kadına da bu kapsamda bir kısım hak ve yetkiler tanınmaktadır.
İslam hukukunda boşama yetkisinin sadece erkeğe tanındığı, dolayısıyla kadının çaresiz ve mağdur edildiği şeklinde yanlış bir algı bulunmaktadır. Kadınlar aleyhine oluşan bu yanlış algı ve anlayışın, İslam hukukunu sadece bir mezhebin görüşleri ile değerlendirmekten kaynaklandığı bir gerçektir. Kuşkusuz bu anlayışın oluşmasında, Osmanlı Devleti'nin kadın açısından yargı yoluyla boşanmayı son derece sınırlı tutan Hanefîliği resmi mezhep olarak benimsemesinin etkisi büyüktür. Konuya diğer hukuk ekollerinin görüşlerini de hesaba katarak daha geniş bir pencereden bakıldığında, İslam hukukunun kadına boşanma konusunda geniş haklar tanıdığı görülecektir.