Kurumsallaşma adına değerlerin tespitinde toplumların geçmişten günümüze en önemli referanslarından birisi dinleri olmuştur. Çünkü din toplumların hayatının her alanı ile ilgilenir. İslâm dini de, hayatı bir bütün olarak ihata ettiğine, her hadiseyi izah ve her probleme çözüm önerisi sunduğuna göre, ortaya koyduğu ölçülerin her alanda kurumlar/müesseseler oluşmasına referans teşkil etmesi kaçınılmaz olmuştur. İşte bu noktada kendine özgülük durumu başlamıştır. Her ne kadar insanlığın daha önce çeşitli ihtiyaçlar doğrultusunda sistemleştirdiği, kurumsallaştırdığı konular varsa da, İslâm dininin ortaya koyduğu ölçülerle Müslüman toplum/lar kendi kurumlarını oluşturmuşlardır. Zira bir medeniyetin varlığını devam ettirebilmesi sosyal, siyasî, malî, adlî ve dinî başta olmak üzere her alanda kurumlarını oluşturmasına bağlıdır.
Hz. Peygamber (sas) döneminden itibaren hayatın çeşitli alanlarındaki iş yükünün, İslâm dininin prensipleri esas alınarak sistemleştirilmesi kurumsallaşmayı doğurmuştur. Neticede ortaya çıkan kurumlar, müslüman toplum/lar nezdinde geliştiği ve ihtiyaçlara göre farklılaştığı için, bunların hepsi İslâm Kurumları Tarihi içerisinde değerlendirilir olmuştur. İslâm Kurumları Tarihi, İslâm tarihinin bir bölümüdür, kültür ve medeniyet yönünün önemli bir parçasıdır.