İslamcılık, 80´lerdeki çıkış noktasından hareketle entelektüel açıdan fazla yol katedemedi. Modernizm eleştirileri sığ bir postmodern relativizm çerçevesine takılıp kaldı; diğer taraftan bu eleştiri, daha yaygın çevrede modernlik düşmanlığı haline geldi. Bir yanıyla bir şehir kültürü olan modernliğe karşı duyulan tepki, İslamcılığı felsefi-toplumsal bir eleştiri çerçevesi geliştirmek yerine Hadi gelin köyümüze geri dönelim ideolojisi haline getirdi. Ayrıca modernlik takıntısı verimsiz kalır, bu tartışmalarla vakit kaybedilirken, toplumsal-siyasal sorunlarımız açısından daha somut konularla ilintilendirilebilecek demokrasi, laiklik gibi kavramların tartışılması geçiştirilip ihmal edildi. Demokrasi konusunda tavrını belirlemekte kuramsal açıdan da zorlanan Refah Partisi´nin çok hukukluluk gibi ciddiye alınması zor bir kavramı toplumsal tasarı olarak gündeme getirmiş olması bu çerçevede anlaşılabilir. Öte taraftan İslamcı söylem toplumsal dinamiği giderek güçlenmesine ve yenilenmesine karşın, düşünsel planda giderek daha fazla eski çizgisine benzer bir sağ siyaset rayına oturdu.
(Arka Kapak)