Esas-ı dinde hükümetinn şu veya bu şekilde olacağına dair hiçbir ifade-i kat`iye mevcut değildir. Yalnız hükümetin hangi esaslara ibtina etmesi lazım geleceği sarihtir, vazıhtır, kat`idir. O esaslardan biri şuradır. Şura en kuvvetli bir esastır. Bu esas doğrudan doğruya taraf-ı Bariden peygamberi olan Muhammed Mustafa`ya dahi emrolmuştur. Peygamber olan zat-ı zişan kendiliğinden iş yapmayacaktı. Müşavere ile yapacaktı. Bu böyle olunca ondan sonra Ehl-i İslamın riyasetine geçenleri aynı esasa tebaiyyet etmek mecburiyetinde olacakları şüphesizdir. Çünkü Emr-i İlahi böyledir.
Diğer bir esas da adalet esasıdır. Şura muamelat-ı nası ifa ederken adilane ifa edecektir. Çünkü adaletten mücerret olan şura Allah`ın emrettiği bir şura olamaz. O şuranın bihakkın tevzi-i adalete muktedir olabilmesi lazımdır. Ancak vakıf olan, mütehassıs olan insanlardan teşekkül eden hükümet makbul ve muteber olur ve ancak öyle bir şuraya tevzi-i adalette emniyet ve itimat edilebilir.
(Arka Kapak)