İslam tarihinde sade yaşama yönelik tekelci vurgu, dünyadan el etek çekip zühde eğilim gösterme; en iyi, en ilerici Müslümanın en gerici olmasına sebep oldu. Diğer tarafta ise kapitalizm ve paracanlılıktan yana yorumlar, meşrulaştırmalar, yoldan çıkmış aristokratlığın meşrulaştırılması, altın ve gümüş yığmalar...
Oysa her iki yaklaşım da yoldan sapmadır. Yani aslında bunların hiçbiri İslam değil. Bunların her biri bir yola düşüp yalın bir biçimde ve her zaman meseleyi sadece bir açıdan ele alarak ona vurgu yaptılar. Sonuçta bir araştırmacı için ve İslamın nasıl bir öğreti olduğunu öğrenmek isteyen bir öğrenci için, İslamın gerçek yüzü bilinemez oldu. Bir bakıyoruz İslam züht olarak karşımıza çıkmış, öyle ki Budayı ve Hinduların dervişlerini dahi geride bırakmış; bir bakıyoruz İslam paraya düşkünlük olup çıkmış, öyle ki Batı kapitalizmini dahi geride bırakmış.