1960'lı yıllarda, hemn hemen tamamı ünivrsiteli bir gençlik, kendine uygun zeminler arıyor, DP'nin on yıllık iktidarı döneminde içi doldurualamayn, fikir ve kültür konularına ciddi ve kalıcı çözümler, karşılıklar bulmaya çalışıyordu. Bunları yapabilmek için; iyi yetişmek yabancı dil bilmek, dünyadan haberdar olmak gerekiyordu. İ. Hakkı Akın ufku ve yapılabilecekleri ilk görenlerdendi. Hukuk öğrenimi sırasında geniş bir çevre edinmiş, kendini çok yönlü yetiştirmiş, Kütahya Lisesi'nden mezun olmasına rağmen bir Kolejli kadar Fransızca öğrenmişti. Günümüzdeki avukatlıkta ihtisaslaşma o yıllarda yokken, bir avukat her konuya bakarken, o uzmanlaşacağı sahayı tespit etmişti. Doktora yapmak istiyordu. Devlet Planlama Teşkilatı'nda çalışması ufkunu açmış, dünyayı daha yakından takip eder olmuştu. Münasebetlerinde ve konuşmalarında ölçülü, yerine göre de mesafeli idi. Ama her zaman nazikti. Planlı, hesaplı, düzenli bir çalışma disiplini vardı. Kalabalık topluluklarda, duruşu fiziği ve konuşmaları ile hemen seçilirdi. Dar, hizpci çevre ve kişilerden uzak durur, birbiri ile irtibatlandırmada zorluk çekebilecek çevrelere, kişilere açılmayı tercih ederdi. Akılcı, gururlu, prensip sahibi ve metodikti. Onu tanıyanlar, onun geleceğinden çok umutlu idiler. İ. Hakkı Akın, bürokraside kalmak siyasete girmek istemedi, önemli teklifler almasına rağmen. İlk başlarda akademik hayatı ister gibi idi, sonra ondan da vazgeçti, Hukukçu kimliğine önem verdi. Daha sonra ısrarla ticaretle uğraştı.