Surre akçe kesesi ve bir kişiye gönderilen hediye manasına gelen bir kelime. Daha sonraları İslâmiyet'in doğup yeşerdiği ve Hz. Peygamber'in yaşadığı iki şehirde; Mekke ve Medine'de yaşayan, başta seyyitler ve şerifler olmak üzere harem-i şeriflerin hizmetinde bulunan kişilere, ilim ve irfan sahiplerine, Müslüman halka, fakirlere... hürmet ve sadakat ifadesi olarak hac mevsiminde gönderilen hediyelere de surre denilmiştir.
Teşrifatı ve gelenekleri de oluşan bu güzel âdetin ilk örnekleri Emevîlere kadar çıkıyor. Halifeler ve emirler için bir hizmet ve hürmet aracı, siyasî hâkimiyeti meşrulaştırma ve kuvvetlendirme kanalı olarak işlemiş. Osmanlı Devleti de kuruluş asrından itibaren bu mühim geleneği önemsemiş ve unsurlarını zenginleştirerek, sembollerini ve hürmet ifadelerini artırarak geliştirmiştir.
Elinizdeki hatırat Sultan Abdülhamit devrinde, 1905-1906 yılı surre kethüdası olan Ahmed Salahaddin Bey tarafından kaleme alınmış, önemli ve türünün en mufassal, en güvenilir metnidir.