Ülkemizde kentsel yoksulluk, göç ve kentleşme sürecinin patolojisine bağlı olarak giderek derinleşmekte ve süreklilik kazanmakta, yedeğinde türeyen sorun yumaklanyla hayatın bildik suretini değiştirmekte, rizikolu ve tekinsiz bir sosyo-kültürel iklim yaratmaktadır. Metropollerde, kentin uç ve kenar bölgelerinde yaşam mücadelesi veren alt sınıftan insanlar, bir yandan tüketimci bir toplumda yoksun olmanın acılarını yüksek volümlü yaşamak durumunda kalmakta, diğer yandan bu acıyı toplumsal şiddet gösterisi şeklinde serimleyerek devlete, yerel otoritelere ve topluma yüksek maliyetli faturalar ödetmekteler. Kapitalizmin kesimler arasında açtığı sınıfsal, toplumsal ve İktisadi fark yaraları, kapanması güç travmalar şeklinde yoksul bedenlerde tecrübe edilip durmakta, sosyal hiyerarşileri yeniden tanzim etmekte, sınıfların gizli yaralarım depreştirmekte, görünürlük elde etmesinin yolunu açmaktadır.Kentsel Yoksulluğu Yeniden Düşünmek adlı bu edisyon çalışma, yoksulluğun aldığı bu yeni çehreyi, bir yeniden okuma ve anlama çabası olarak görülebilir. Kitapta, kentsel yoksulluğu kuramsal düzeyde tartışan yazıların yanı sıra, kentsel yoksulluğun tecrübe edilişine dair farklı yerlerde yapılan alan araştırmalarına da yer verilmekte ve konu bütünlüklü bir çerçevede resmedilmeye çalışılmaktadır.