Tarihe göz atan herkes Kudüs'ün İslam ümmetinin gücünün ve zayıflığının kıstası olduğunu görür. Kutsal şehrin işgali, ümmetin zayıflığının ve dağılmışlığının sonucudur. Yukarıda söylediğimiz gibi Kudüs'ün yönetimini elinde bulundurmak güç göstergesidir. İslam ümmetinin güçlü olduğu her dönemde Kudüs, Müslümanların yönetimine girmiş; ümmetin zayıfladığı zamanlarda yabancılar bu şehre göz dikmişlerdir. Kutsal şehir eskiden olduğu gibi günümüzde de pek çok kimsenin arzuyla sahip olmak istediği bir yerdir. Tarih boyunca şehri Romalılar işgal etmiş, sonra Hz. Ömer zamanında Müslümanlar şehri fethetmişler, İslam ümmetinin zayıflamasıyla Haçlılar şehri iki asır boyunca işgal etmişlerdir. Ardından Müslümanlar güçlerini tazelemişler ve büyük komutan Salahaddin Eyyübi, Müslüman kuvvetlerini toplamayı ve onlarda cihat ruhunu canlandırmayı başarmış ve Kudüs'ü Haçlıların elinden kurtarmıştır. Kudüs şehrine eski azametini, güzelliğini iade etmiş ve şan ve şeref sembolü olan minberi Mescid-i Aksa'ya getirmiştir.
Eğer İslam ümmeti Kur'an'a ve Hz. Peygamber'in sünnetine yeniden bağlanıp birliğini sağlar ve dirliğini elde edebilirse; inanıyoruz ki, Kudüs ve Mescid'i Aksa tekrar ve onurlu günlerine dönecektir.