Önceki kitabımızda Kur'ân'ın Arap dilinde olmasına rağmen Türkçe'de Arapça'dan geçmiş pek çok kelime olması dolayısıyla bizim için yabancı dilde yazılı bir kitap hükmünde olmayacağından bahsetmiş ve Kur'ân'da geçen kelimelerin büyük bir kısmının Türkçe'de bir şekliyle kullanılmasından hareketle birkaç sözlük hazırlamıştık. Ancak kafa yapımızı bu şekilde düşünmeye alıştırmak söylendiği kadar kolay değildir.
Aslında belki de daha önce hiç böyle düşünmediğimiz için bu bize zor geliyordur. Ben çeşitli vesilelerle görüştüğüm İlâhiyat Fakültesi veya Arap Dili mezunlarının bile bu şekilde düşünmeye alışık olmadığını biliyorum. Dolayısıyla bu farkındalığı oluşturmak ve Kur'ân'ı en azından konusunu anlayarak okur hale gelebilmek, Türkçe'de kullandığımız kelimeleri kolayca tanıyabilmek için çokça okuduğumuz sûreler üzerinde bir uygulama kitabı hazırlamak istedik. Bu iki kitap birlikte çalışıldıktan sonra Kur'ân'ın başka kısımlarında zorluk çekilmeyeceğini ümit ediyoruz.
Bu kitapta halk arasında çok okunan sûreleri seçtik. Okurun Türkçe kitaplara alışık olduğu düşünülerek sayfalar soldan sağa doğru ilerleyerek hazırlandı. Hedefimiz önceki kitabın uygulamasını göstermek olduğu için mümkün olduğu ölçüde her kelimenin altına önce meâlini sonra da Türkçe'de kullanılan şeklini yazdık.
Manaların tam olarak anlaşılabilmesi için âyetlerin bulunduğu sayfanın altına açıklamalarıyla birlikte meâl yazdık. Kelimenin kökünü bulmanın manaya daha kolay ulaşmaya vesile olacağı düşünülerek isim ve fiillerin köklerini renklendirdik.
Bu uygulama kitabıyla birlikte herkes açıkça görecektir ki Kur'ân'la aramıza giren engel kelime manaları değil, sadece bunların dönüşüm kuralları ve gramer bilgisidir.
ŞU GERÇEĞİ İYİCE ANLAMALIYIZ:
KUR'ÂN BİZİM İÇİN HERHANGİ BİR YABANCI DİL GİBİ DEĞİLDİR. HATTA NEREDEYSE KUR'ÂN TÜRKÇE'DİR DENEBİLİR.