Bâtın, Bâtınîlik, batîn ilmi, bâtınî te'vil gibi terimler ve tabirler İslam ilim ve kültür tarihinde çok köklü bir geleneğe sahiptir. Özeliikle bâtın kavramı hem Şiî gelenekteki İsmâiliyye fırkasını ve bu fırkayla özdeşleşen bâtınî te'vil anlayışını hem de Sünnî tasavvufî gelenekteki ilm-i bâtın, ehl-i bâtın gibi kavramlaştırmaları akla getirir. Bâtın her iki gelenekte de zahîrden daha değerli ve önemli kabul edilir. Daha açıkçası, her iki gelenekte de zâhirî ilim ve zâhir anlam kabuk, bâtınî ilim ve bâtın anlam ise öz olarak kabul edilir. Şiî İsmâilî anlayışa göre bâtınî ilim masum bir muallimden (imam) öğrenilir; tasavvufî kültürde ise bu özel bilgiye sezgi (keşf) ve ilham gibi yollarla ulaşıldığı kabul edilir.
Kur'an metninin bahsi geçen özel ilimle yorumlanması, Şiî - İsmâilî kaynaklarda te'vil (bâtınî te'vil), tasavvufî kaynaklarda işaret, istinbat, itibar gibi farklı terimler ve tabirlerle ifade edilir. Bütün bu terimler ve tabirler özellikle felsefî, hermenötik ve epistemolojik açıdan oldukça giriftir. İşte bu eser, İslam düşünce tarihinde Bâtınîlik ve bâtınî te'vil anlayışını özellikle fikrî köken, işlev ve mahiyet açısından etraflıca inceleme ve kritik etmeyi hedeflemektedir. Eser, metin ve muhteva olarak belli bir görüşü tahkim edici söylemlerden değil, aynı konuda farklı yaklaşımları temsil eden farklı görüş ve değerlendirmelerden müteşekkildir. İlmî ve fikrî alanda çeşitlilik, zenginlik demektir. Ayrıca, müsâdeme-i efkârdan bârika-i hakikat doğduğunu unutmamak gerekir..