Hızlı ve kapsamlı değişimlere gebe olan bu yüzyılın en önemli toplumsal olgusu olarak kabul edilen küreselleşme, insana yönelik bütün alanlarda kendisini hissettirmiştir. Küreselleşme insanların bireysel ve toplumsal hayatlarında yönlendirici bir rol oynadığı gibi, ekonomi, siyaset, kimlik bilinci gibi uluslararası sahada da etkisini göstermiştir. İnsanî bir olgu olan dinî anlayış ve yaşayış da küreselleşme tusunamisinden kaçamamıştır. Bu doğrultuda radikal bir şekilde din ve dinî kabullerin eleştiriciliği gelişmiş, alternatif düşünce ve hareketler ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Sekülerlik, bireysellik ve Yeni Çağ Dini akımların hız kazandığı çağımızda, ruhsal ihtiyaçlarının zorlaması sonucunda, insanlık tecrübesine paralel olarak dinlerin yükselişi engellenememiş, hatta küreselleşme ile birlikte hız kazanmış ve bu konuda önceliği İslam almıştır. Bu çalışma, küreselleşen dünyada dinî kabul ve anlayışın geçirdiği evrim, yeniden yapılanma ve algılanma biçimindeki değişim ele alınmakta, sunumundaki bütün eksiklik ve olumsuzluklara rağmen İslamın yükselişindeki temel gerekçeler anlatılmakta, bunun yanında alternatif dinî oluşumlar değerlendirilmektedir.