İnsanlık tarihinin hemen her aşamasında tanık olunan ilginç paradokslardan biri; tevhit ilkelerini öğretmekle yükümlü din adamlarının, aracılık rolüne bürünerek kendilerini merkeze koymaya çalışmalarıdır. Bu gerçeğe işaret eden Kur'an-ı Kerim'in, Yahudi ve Hıristiyan toplumların din adamlarını rab edindiklerini bildirmesi, bu tarihi paradoksun hem boyutunu hemde tevhit inancı açısından ne kadar kadim bir tehlike olduğunu göstermektedir. Aynı şekilde peygamberlerin çağrısına en şiddetli muhalefet, dini bürokrasi denilen bir tür elit din adamı zümresi tarafından organize edilmiştir. Böylece din adamları, hakikatın şahidi olma misyonunu kaybederek onun önünde en büyük engel haline gelebilmektedir. İşte elinizdeki bu çalışma, din adamlarının nasıl bir yozlaşmaya uğradığını, bunun doğurduğu vahim sonuçları Kur'an-ı Kerim ayetleri ve Kitab-ı Mukaddes verileri çerçevesinde irdeleyip ortaya koymayı amaçlamaktadır. Konu, tefsir ve dinler tarihi açısından tarihi bir analiz olduğu kadar güncel işaretler içermesi bakımından da okuyucunun ilgisini çekecek niteliktedir.